Freitag, 28. Juni 2013

Son Günlere dair...

Türkiye'de olmak...
3 Haziran akşamı ucup, 4 Haziran gece Antephavalimanına konalı tam 24 gün olmuş... Ve bu süre icinde cokta ilgilenemediğim bloguma günlerden sonra yazı yazmaktayım... Cünkü son zamanlara dair biz eski biz degiliz öyle güzel seylere şahit olduk, öyle acı anlara tanıklık ettik ve de öyle ilkel, öyle insanlık dışı bir yönetim şekli gördük ki benim gibi bir insana dahi (zira hep Türkiyeye geri dönmek isterim) iyiki bu ÜLKE'de yaşamıyorum dedirtti... Haa bu ülkede yaşamıyor olmam, burada olanlara kaıysız kalmamı, uzak olmamı, arkamı dönmemi gerektirmiyor yada dünyanın başka herhangi biryerinde dahi olanlara!!!
Türkiye'de ilk defa bu denli büyük bir ayağa kalkışa tanık oluyoruz, sözüm ona birkaç ağaç ne güzel meyve verdi, ne dolu, ne muhteşem bir ayağa kalkışa neden oldu... Cok değil "Gezi'ye sabaha karşı yapılan saldırıdan 2 gün önce arkadaşla şehir parkında konuşurken öyle umutsuz, öyle karamsardım ki ülkemden cook uzakta başka ülkede yaşıyor olsam dahi icim yanıyordu, oysa şimdi içim kocaman bir umutla dolu evet biliyorum ki BİZ bir avuc degiliz!!! -evet ÇAPULCUYUZ, evet MARJİNALİZ, evet NE İDÜĞÜ belirsisiz belki ama BİZ BİZİZ, BİZ HALKIZ, BİZ İNSANIZ...
Ve öyle bir ülke yönetimi düşünün ki en baştan- en ayağa olan kişilerde bir kin, bir hastalıklı duruş, bir yalan, bir inkar, bir halet-i ruhiye ki o büüüsbüyük(!) adamların nasıl algıladıklarını ve ne içtiklerini merak ediyorum kendi adıma o kadar yani!!!





Ve dahi öyle bir ülke ki en demokratik talep olan protesto hakkımızda 5 Güzel insanı kaybettik: ETHEM SARISÜLÜK, ABDULLAH CÖMERT, MEHMET AYVALITAŞ, ZEPNEP YAŞAR, MUSTAFA SARI...
Şimdi soruyorum bu insanların adını iktidara ait, makama ait hangi kişi yada kişiler andı ve cıkıpta öz eleştiri verdi yada kaybettiğimiz bu canların ailelerine kim ziyarete gitti, kim onların acısını paylaştı??? -Cevap: hiç kimse hatta Ethem Sarısülük cinayetini işleyen polis memuru serbest bırakıldı!!! Acı düştüğü yüreği yakıyor, canını, yüregini kaybeden o ailelerin acısını bu kararlarla yeniden alevlendiren bir ADALET bir İKTİDAR ne denir ki!!!
Ve bir Başbakan hala utanmadan, sıkılmadan olanları yok saymakta, yalanlara devam etmekte ve kanlı ellerle oluşturulan mitingler düzenlemekte...
Öyle güzel, öyle onurlu, öyle zeka dolu, öyle orantısız espiri ve yorumlama izliyoruz ki bırakın bu ülke'yi tüm Dünya ayakta alkışlıyor Gezi ruhunu ve oluşumunu...
Ve de bir Başbakan ki öyle belden aşagı, öyle magdur edebiyatlı, öyle mahalle kültürü, öyle din istismarcısı, öyle yalancı, öyle öyleci biri kiii tüm Dünya artık neresiyle gülüyor bilemem... 
Gezi ruhunu anlamak bilgi istiyor, yaşam istiyor, dürüstlük istiyor, güzel bir karakter ve insanlık istiyor... Etrafınızda bu oluşumu anlamamakta direnen var ise onların 0-7 yaş arası insanlıga ait temel bilgilerinde yükleme hatası olduğunu unutmayalım derim nacizane!!! 

TATİL...
Arjinle, Annemde geçirdiğim tatilimiz bu haftasonu bitiyor ve biz Antakya'ya dogru yol alıp 1 hafta Babaanne ve aile ziyareti sonrası solugu Antalyada kızgın kumlardan serin sulara kulac atarak alıp verme moduna geçecegiz...
Bu defa anneanne ziyareti cok verimli geçti :) resmen bezi bırakıp, tuvalet alışkanlıgını edindik... Ve öyle rahat, öyle kolay atlattık kiii anlatmam imkansız; çünkü anlatacak birşey yok :)
Yine Arjin, yine ateş yaşadık... Maraş dondurmasını o kadar cok tüketti ki malum ateş yaşadık ama Türkiyede hemen kontrol altına alındı ve havale yaşamadık :)
Anneanne tatilinde son haftaya kafada 2 dikişle başladık... Olay akşam ellerini yıkamak için lavobada dakikalarca sabunlanan Arjin'e, 3 defa yeter artık cık dışarı ikazıma cevap alamayınca olaya el koyup lavobadan uzaklaştırmak isterken, ayaklarınında ıslak ve sabunlu oldugunu unuttum ve de kontrol etmeden  yere bırakıp birde üst perdeden bagırıp cocuğumu panikletince koşan cocuk ve ayagı kayıp kafasını kapı önündeki mermer zemine arka üstü carpan Arjin!!!
Yeminlen cocuğum 6 defa havale gecirdi ama bu başkaydı, ömrümden ömür gitti lafı neymiş anladım... Elimle kafayı kontrol edip de elim kanlanıp da, saclarını ayırdığım an ve akan kanı görmem ve Arjin'i kapıp, arabaya binmemiz saniyeliktir sanırsam-ki hastanede kendime geldiğimde bir baktım atletleyim ve yer Maraş Tıp Fakültesi anlayan anlar, bilen bilir...Neyse ki film sonucları temiz cıktı da ve 2 zımba dikişle ve 4 saatlik müşade olayıyla atlattık...
Böylece bir Maraş tatilini daha aksiyonlu ve Arjin'e yakışır şekilde sonlandırmaktayız sırada Babaannesinin bahçeli Antakya evi var... Yaşayıp göreceğiz  ve elbette burda paylaşacagız ;)

Herkese güzel, sağlıklı ve sıcakların daha az bunalttığı bir tatil dileği sunuyorum...